Ocak ayında en az 177 işçi hayatını kaybetti
Ocak ayında en az 177 işçi hayatını kaybetti
Tam iki yıl oldu. Saat 04.17’de Pazarcık’ta 7,7 ve saat 13.24’te Elbistan’da 7,6 büyüklüğünde on bir şehrimizi (Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Malatya, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Şanlıurfa, Kilis ve Elazığ) etkileyen iki deprem meydana geldi. Resmi verilere göre 53 bin 537 kişi hayatını kaybetti, 107 bin 213 kişi yaralandı. Unutmadık, unutturmayacağız. Yakınlarını kaybedenlerin ailelerine ve tüm halkımıza tekrar başsağlığı diliyoruz…
6 Şubat Depremleri ve iş cinayetleri
Bu noktada depremde ölenlerden kimlerin iş cinayeti kapsamına girdiğini belirtmemiz gerekiyor. Deprem esnasında işyerinde ya da patronun talimatıyla bölgede olan (geçici görevlendirme, seminer vb. faaliyetler nedeniyle) bütün işçilerin ölümü iş cinayeti (resmi terimle iş kazası) kapsamına girer. İskenderun Devlet Hastanesi, Antakya Eğitim ve Araştırma Hastanesi başta olmak üzere bazı hastanelerin veya belli bölümlerinin yıkıldığını biliyoruz. Ayrıca Arıkan Otel, Kazancı Otel, İsias Otel, Arsemas Hotel, Kırçuval Otel başta olmak üzere yıkılan, otel, lokanta, oto tamir, belediye, genel işler vb. işyerleri var. Buralarda gece vardiyasında çalışırken hayatını kaybeden tüm işçiler de yine bölgedeki otellerde eğitim seminerleri ve geçici görevlendirme ile kalırken hayatını kaybeden işçi arkadaşlarımız da iş cinayetleri kapsamındadır.
Hatırlatalım. Depremde birçok işçi arkadaşımız (evde veya iş cinayeti kapsamında) hayatını kaybetti. Kalanlar yakınlarını kaybetti, evleri yıkıldı ve bu sürecin tüm psikolojik yüküyle karşı karşıyalar. Diğer yandan da geleceksizlik, güvencesizlik... içinde iki yıldır bir hayat sürdürülmeye çalışılıyor. Bunlara ilaveten depremi takip eden günlerde “işe gelmeyen işçilerin işten çıkarılması”, “depremde hasar alan işyerlerinde üretime devam edilmesi”, “çalışma baskısı” gibi birçok uygulama ile de karşılaştık.
• Tespit edebildiğimiz kadarıyla çoğunluğu hastanelerin ve otellerin çökmesi nedeniyle 158 işçi deprem esnasında hayatını kaybetmiştir. Ancak deprem o kadar yıkıcıydı ki devlet dışında hiçbir kurumun araştırmaları ile ölen işçilerin gerçek sayısının öğrenilebilmesi mümkün değildir.
• Deprem sonrası kurtarma ve dayanışma faaliyetleri için bölgeye gidenlerin ölümlerinin altını çizmemiz gerekmektedir. Yardım malzemeleri götürürken trafik kazası geçiren nakliyeciler ve arama-kurtarma görevi yaparken kalp krizi geçirip hayatını kaybedenler kayıtlarımızda yer almaktadır.
• Bir husus da deprem nedeniyle ağır hasar alan işyerlerinde “malları” kurtarmak için yapılan işlerde insan sağlığına önem verilmemesidir. Örneğin Kahramanmaraş’ta depremlerde ağır hasar alan tencere, tabak üreten metal fabrikasında patronun görevlendirmesiyle ürünleri çıkarırken “önce iş güvenliği” yazan tabelanın çökmesi sonucu kolon ve tavanın altında kalan iki işçi hayatını kaybetti. Kilis’te depo olarak kullanılan ve depremde hasar alan tek katlı yapının tavanının çökmesi sonucu bir işçi göçük altında kaldı. Şanlıurfa’da deprem nedeniyle riskli olan bir mahallede bulunan bir binanın giriş katındaki pastane ve giyim mağazasının olduğu yerde tüpgaz patlaması sonucu iki işçi öldü. Farklı şehirlerde riskli binalardan eşya taşıtılırken çöken binaların altında işçiler kaldı.
• Diğer bir husus da deprem nedeniyle bölgeden göç etmek zorunda kalan işçilerin çalışma ve yaşam koşulları ile ilgili. Bu konuda pek bir bilgi yok ama örneğin basında da yer bulan Derince Limanı TMO patlaması sonucu ölen işçi, Aliağa Kardemir’de tır devrilmesi sonucu ölen işçi, fındık toplamaya geldikleri Giresun’da ölen çift, Konya Anadolu Efes Fabrikası'nda çalışırken kolunu makineye kaptıran işçi, Bursa Ağaç Hisar mermer ocağında dağ kesim makinasının teli kopup üzerine düşen işçi gibi ölen işçilerin deprem sonrası göç edip geldikleri ve kısa bir süre önce işe başladıkları bilgilerine yer verilmişti.
• Son bir husus da depremin etkisiyle veya bu süreçte uğranılan mobbing sonucu yaşamına son veren işçiler. Elazığ’da deprem olacak korkusuyla intihar eden matbaacı, İstanbul’da depremzedelerin kredilerinin ertelenmesini istediği için mobbinge uğrayıp intihar eden Yapı Kredi Teknoloji işçisi, Trabzon Halkbank’ta intihar eden depremzede geçici güvenlik görevlisi, Manisa TKDK İl Koordinatörlüğünde geçici görevi sona erdirilip tekrar Malatya’ya gönderilmesi kararı üzerine intihar eden depremzede işçi…
Deprem şehirlerinde yeniden inşa faaliyetinde ölen işçiler
Deprem sonrası yıkımlarda ve bina inşaatlarında sık sık işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uyulmamaktadır. Bu noktada ilk süreçte bina yıkımı yapan iş makinesi operatörlerinin ölümleri sonrasında ise özellikle 2023 yılının Kasım ayının sonundan itibaren bina yapımında çalışan işçilerin ölümlerini tespit ediyoruz.
• 2023 yılında 6 Şubat sonrası en az 51, 2024 yılında en az 107 ve 2025 yılının otuz yedi gününde en az 11 olmak üzere deprem şehirlerindeki yeniden inşa faaliyetlerinde iki yılda en az 169 inşaat işçisi hayatını kaybetti. Daha iyi anlaşılması açısından söyleyelim, son on beş aydır bu ölümler oransal olarak inşaat işkolundaki tüm iş cinayetlerinin yüzde 22’si düzeyindedir.
• En az dememizin nedeni şu. Ölen her 10 inşaat işçisi ölümünün 3’ünü sendikalardan, işçilerin mesai arkadaşlarından, hemşehri derneklerinden ve yerel kaynaklardan öğrendik. Bu ölümlerin bir kısmında işçinin isminin hiç ya da isim soyisim bilgilerinin tam olmaması da bu durumun bir göstergesi. Benzer bir şekilde iş cinayetinin oluş biçimini veya yaş bilgisini öğrenemediğimiz ölümler de var.
• İş cinayetlerinin nedenlerine baktığımızda ilk üç sırada (yüzde 70 civarı) yüksekten düşme, ezilme/göçük ve elektrik çarpması var. Tek tek olaylara baktığımızda da anlaşıldığı üzere basit ve ucuz önlemler alınsa bu ölümler engellenebilir. Burada aşırı-yoğun-fazla çalışma ve önlem almama ile sendikal örgütlülüğün hiç olmamasını gözlemleyebiliyoruz.
• Deprem bölgesindeki 169 inşaat işçisinin iş cinayetlerinin şehirlere göre dağılımı ise şöyle: 26 ölüm Gaziantep’te; 23 ölüm Adıyaman’da; 21 ölüm Hatay’da; 19 ölüm Şanlıurfa’da; 16’şar ölüm Diyarbakır ve Kahramanmaraş’ta; 15 ölüm Malatya’da; 11’er ölüm Adana ve Elazığ’da; 9 ölüm Osmaniye’de; 2 ölüm Kilis’te meydana geldi…
• Ölümler özellikle bazı inşaat havzalarında yoğunlaşıyor. Örneğin Adıyaman Merkez İndere (Zey) Köyü TOKİ inşaatlarında son 10 ayda 10 işçi hayatını kaybetti.
• Biri MESEM’li olmak üzere bölgede en az 7 çocuk işçi hayatını kaybetti. Yine 18-29 yaş arası genç işçilerin ve 50 yaş üstü yaşlı işçilerin ölümleri oransal olarak Türkiye ortalamasının üzerindedir. Yine bu dönemde 7 Suriyeli, 4 İranlı, 1 Cezayirli ve 1 Iraklı olmak üzere 13 göçmen işçi hayatını kaybetti. Göçmen ölümleri de oransal olarak Türkiye ortalamasının üzerinde. Çocuk, yaşlı ve göçmen ölümleri kayıtdışı çalıştırmanın da bir göstergesidir. Yine ölen işçilere dair bilgilerden gözlemleyebildiğimiz kadarıyla işçilerin büyük çoğunluğu bölge insanıdır.
• Son olarak deprem bölgesindeki şantiyelerde çok sayıda ağır yaralanmalar oluyor ve işçiler sakat kalıp çalışamaz hale geliyor. Onlarca işçi aynı konteynerde kalıyor, yemek, mutfak, tuvalet ve hijjen sorunları yaşıyor. Elektriksiz konteyner koğuşlarda duş alma ve ısınma imkânının da olmadığını belirtelim.
Ocak ayında en az 177 iş cinayeti
Yüzde 75’ini ulusal basından; yüzde 25’ini ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla Ocak ayında en az 177 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.
İşkolları, ölüm nedenleri ve güvencesizlik
İnşaat, taşımacılık, konaklama, tarım işkolları en fazla ölümün meydana geldiği işkolları oldu. İş cinayetlerine sektörel olarak bakarsak hizmette 56 işçi, sanayide 55 işçi, inşaatta 43 işçi ve tarımda 23 işçi hayatını kaybetti. Taşımacılık, tarım ve moto kurye ölümlerinde trafik kazası; inşaat ve tarımda ezilmeler; inşaatta yüksekten düşmeler; otellerde yangınlar ve her sektörde kalp krizi nedenli ölümler öne çıkıyor. Patronların maliyet görüp İSİG önlemlerini almaması ya da yetersiz alması, devletin gerekli denetimleri yapmaması, aşırı-uzun-yoğun çalıştırma ve sendikal örgütlenmenin engellenmesi iş cinayetlerinin temel nedenlerini oluşturuyor.
Bu ay 13 göçmen işçi (3’ü Iraklı, 2’si Suriyeli, 2’si Afganistanlı, 2’si Kenyalı, 1’i Endonezyalı, 1’i Filistinli, 1’i İranlı, 1’i Türkmenistanlı) hayatını kaybetti. Göçmen işçilerin 4’ü hizmet, 3’ü sanayi, 3’ü inşaat ve 3’ü tarım sektöründe çalışıyordu. Ölen işçilerden tespit edebildiğimiz kadarıyla 5’i sendika üyesi (3’ü belediye ve 2’si tersane), 172’si ise sendika üyesi değildi.
Bolu Kartalkaya Grand Kartal Otel’de yangın
Otel yangınında 36’sı çocuk 78 kişi hayatını kaybetti. Öncelikle başsağlığı diliyoruz. Yangının çıkış nedenleri ve eksiklikleri TMMOB’a bağlı odalar yaptıkları açıklamalarda ayrıntılı bir biçimde açıkladı. Biz de kısa bir değerlendirme yaparsak: Bir, milyonlarca dolar kar eden otelde en temel yangın önlemleri (yağmurlama, ikaz, alarm, çıkış levhaları, merdiven vb.) alınmadı. İki, denetim görevini yapması gereken Turizm Bakanlığı’nın bunu yapmadığı, mevzuatların patronların isteği doğrultusunda bir sistemin hayata geçirildiği, bu noktada Belediyenin işlevsizleştirildiği (fiilen bildirimde bulunabilirliği tartışılmalı) görülüyor. Üç, Çalışma Bakanlığı’nın İSİG denetimlerini yapmadığı ve otelde çalışan işçilerin çalışma (ve burada yaşama) koşulları üzerine üzerine düşeni yapmadığı ortaya çıkıyor.
Sonuç olarak, Grand Kartal Otel’de başlayan yangın, ihmaller ve denetimsizlik yüzünden katliama dönüştü. Türkiye’yi sarsan bu acıdan sonra, tıpkı maden katliamları, yurt yangınları, toplu ölümlerin yaşandığı iş cinayetlerinde olduğu gibi iktidar, bürokrasi ve burjuva basın arasında gerçek sorumluları gizlemeye yönelik “Katil kim” oyunu oynandı. Tüm katliamlarda olduğu gibi “Katilin kim” olduğu acının büyüklüğüne ve kamuoyunun reaksiyonuna göre hesaplanarak bulunuyor. Toplumun kolektif yasını ve öfkesini dindirmek için hızlıca yapılan soruşturma ve yargılamalardan sonra hiçbir şey olmamış gibi hareket ediliyor. Göstermelik soruşturmaların ve cezaların hızlandırılmasının arkasındaki motivasyon ise asla değişmiyor; öfkenin bireysel kabuğunu kırarak kurumsallaşmasını ve iktidar mekanizmalarını hedef almasını engellemek. Yukarıda Kartalkaya Katliamı’ndaki sorumluları üç maddede belirttik. Daha genel olarak belirtmek gerekirse de; işletme maliyetlerini düşürmek için yangın tedbirlerini almayan, ihmallere ve denetimsizliklere yol veren, işletmelere kolaylık sağlamak için mevzuatı sürekli esneten ve değiştiren, doğayı talan ederken de işçileri sömürürken de her türlü imtiyaz ve teşvikten yararlanan büyük bir sermaye ağının karşımızda olduğunu söylemeliyiz.
Çocuk, genç, yaşlı ölümleri artarak devam ediyor
Ocak ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle: 15-17 yaş arası 5 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 34 işçi, 30-49 yaş arası 67 işçi, 50-64 yaş arası 53 işçi, 65 yaş ve üstü 9 işçi ve yaşını bilmediğimiz 9 işçi hayatını kaybetti.
MEB, mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarının eğitime erişiminin artırılması amacıyla illerdeki milli eğitim müdürlüklerinin de katılımıyla “Eylem Planı Hazırlık Çalıştayı” gerçekleştirdi. Bu adımın da her yıl açıklanan diğer genelgeler vb. gibi kağıt üzerinde kalıp kalmayacağını Nisan ayından itibaren göreceğiz. Çünkü Bakanlığın bugüne kadar yaptığı her adımda anlık yaklaşımlar sergileniyor ve bu nedenle de bir sonuç alınamıyor. Oysa planlı ve uzun vadeli bir çalışma yapılsa, çocukların eğitimden uzak kalmasını önlemek için kapsamlı bir program hayata geçirilse sonuç alınabilir. Diğer yandan geçen yıl “Emekliler Yılı” ilan edilmişti ama onlarca emekli çalışırken hayatını kaybetmişti. Ocak ayında da 50 yaş üstü çalışırken hayatını kaybeden işçilerin oranı yüzde 36. Yani bu ay her ölen 3 işçinin en az 1’i emeklilik çağındaydı.
Kadın işçiler
Ocak ayında iş cinayetlerinde ölenlerin 15’i kadın işçiydi. Kadın işçilerin 8’i konaklama, 3’ü cam, 1’i metal, 1’i lojistik, 1’i sağlık ve 1’i genel işler işkolunda çalışıyordu. Burada özellikle toplu iş cinayeti olarak meydana gelen kadın işçi ölümlerinin altını çizmek istiyoruz:
30 Ocak’ta Denizli Pamukkale’de 08.25 sularında Beycam cam imalat fabrikası işçilerini taşıyan servis minibüsünün alt geçitte devrilmesi sonucu 55 yaşındaki Elif Karadağ, 45 yaşındaki İlkay Tosun ve 41 yaşındaki Dilek Sarı; 21 Ocak’ta Bolu Seben’de Grand Kartal Oteli'nde 02.40 sularında çıkan yangında 27 yaşındaki Eslem Uyanık, 25 yaşındaki Esra Nazik, 24 yaşındaki Dilara Ermanoğlu ve 25 yaşındaki Şevval Şahin; 18 Ocak’ta İstanbul Ataşehir’de 03.30 sularında The Hera Business Hotels & Spa Oteli’nde çıkan yangında 30’lu yaşlardaki işçiler Kenyalı Ann Wangui Muchoki, Endonezyalı Sri Yuni Wahyuni ve kimliğini öğrenemediğimiz bir göçmen işçi hayatını kaybetti. İşte, bu ölümler her anlamda güvencesizliğin bir özeti…
İş cinayetlerinin meydana geldiği şehirler
Ocak ayında Türkiye’nin 47 şehrinde ve yurtdışında yedi ülkede (kısa vadeli çalışmak için gidilen veya Türkiye menşeili şirketlerde çalışan) iş cinayeti gerçekleştiğini tespit ettik:
30 ölüm İstanbul’da; 10 ölüm Ankara’da; 8’er ölüm Denizli ve Konya’da; 7 ölüm Adana’da; 6’şar ölüm İzmir ve Malatya’da; 5’er ölüm Antalya, Bursa ve Sakarya’da; 4’er ölüm Adıyaman, Aydın, Balıkesir, Bolu, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kocaeli ve Mersin’de; 3’er ölüm Amasya, Hatay, Kırşehir, Manisa, Zonguldak ve İsrail’de; 2’şer ölüm Çorum, Elazığ, Nevşehir, Ordu, Rize, Samsun ve Şırnak’ta; 1’er ölüm Afyon, Artvin, Bartın, Erzurum, Giresun, Isparta, Kayseri, Kütahya, Mardin, Muş, Niğde, Osmaniye, Siirt, Şanlıurfa, Uşak, Yalova, Yozgat, Bulgaristan, Filistin, İran, Kuzey Kıbrıs, Romanya ve Suudi Arabistan’da meydana geldi…
2025 yılının Ocak ayında iş cinayetlerinde hayatını kaybeden 177 işçiyi saygıyla anıyoruz…
Bayram Okusal, Ramazan Oktay, Halil Dalgın, Haci Şükrü Kaplan, Yaşar Yıldız, Hasan Sarı, İbrahim Hastepe, Aykut Aydoğan, İsmail Alver, Erol Sert, Satılmış Aktaş, Ahmet Başaran, Aytekin Er, Sezgin Eser, Mustafa Akça, Sefa Açargül, Bekir Bilgiç, Haydar Ali Muhammed, Rehal Ahmed Atwan, Sabreen Ali Muhammed, Metin Arslantürk, Yaşar Gülmez, Ahmet Doğan, Emrah Çil, İsmail Özoğul, Halil Yiğit, Murat Özdoğan, Hasan Arı, Nevruz Korkmaz, Ali Uz, Battal Selçuk, Zihni Özgan, Cengiz Savur, Selim Okumuş, Ömer Beyazıt, Said Ebu Nebhan, Doğuş Şahin, Ercan Kilit, Muhammet Deniz, Faraç Şanlı, Ömer Coşar, Ahmet Hakan Topar, Feramuz Deniz, Sezer Pekruh, Ercan Çali, Mithat Can Yalman, Cevat Bolat, Celalettin Ateş, Mete Durupınar, Mert Akdoğan, Elif Karadağ, İlkay Tosun, Dilek Sarı, Ramazan Gördü, İshak Yetim, Ayhan Kurt, Erol Demir, Efekan Küçükkaya, İbrahim Bozkurt, İsa Elali, Zülfiye Ercan, Samat Tugalov, Eray Can Göksu, Hamza Baran, Rıfat Leba, Nevzat Sürücü, Ekrem Bilir, Burhan Özdağ, Mehmet Beşir Nas, Yaşar Bozkurt, Mehmet Dilemre, Cemil Petek, Ahmet Beyazarslan, M.Ş.H., Soner Köse, Muhsin Keser, Varlık Aslan, Mehmet Fırat, Ali Car, İbrahim Dündar, Eyüp Eyi, Mehmet Eyi, Turan Günbaş, Ramazan Gedik, Alişan Dağlar, Mevlüt Burhan, Mustafa Yanmaz, Sinan Budak, Hüseyin Durak, Musa Kaçar, Ayhan Kıyak, Sezer Özdemir, Hüseyin Kaya, Çınar Alp Baydenk, Arslan Kalender, Barış ., Suat Adaş, Mustafa Yeşil, Erdal Ekin, Sinan Yaman, İzzet Keskin, Murat Demir, Recep Özünlü, Bekir Tut, L.M., Ekrem Kalan, Adem Osman Sağlam, Bilal Alkan, Emrah Kaşık, Oktay Solar, Halit Çeliksu, Nimet Ökten, İsmail Şen, Süleyman Balantekin, Yadigar Koltuk, Nejdet Yıldırımel, Yunus Çelik, Arif Kaleli, Mehmet Bozkuş, Ahmet Kılıç, Muhammet Eroğlu, Hamit Ağbaba, Cebrail Aslan, Hüseyin Kurdboğan, Furkan Orhan Yıldız, Mustafa Kırlı, Zekeriya Karan, Harun Gürçaylı, Özlem Ayar, M.G., Abdullah Dağbaşı, Yusuf Donat, Sinan Öklü, Reşit Yıldırım, Yasin Gücün, Mustafa Ergün, Ahmet Zorlu, Erol Özyürüş, Adem Koç, Yusuf Gümüş, Adem Aksu, Ercan Karabulut, Sefa Eltutan, Kamil Sağır, Derya Kozak, Derviş Hüseyin Durgan, Kadir Erçok, Ali Arpacı, Derin Rüyam Kamiloğlu, Şevval Şahin, Eslem Uyanık, Esra Nazik, Dilara Ermanoğlu, Abdullah İşcan, Ann Wangui Muchoki, Sri Yuni Wahyuni, Mert Ali Yigen, Murat Ramazanoğlu, Fehmi Efe, Yusuf Arda Gündüz, Mehmet Efe Yaman, Mahmut Çoban, Emirhan Aramış, Kadir Tekeli, Murat Memiş, Ahmet Doğan, Hasan Yazıksız, Emel Atapek, Ese Güner, Emre Soylu, Mustafa Ali Köksal, Aziz Çakmak, Arifullah Fazli, Mehmet Selim Aydın, İbrahim Yesir ve ismini öğrenemediğimiz iki işçi…
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.