Arapça "diriliş" anlamına gelen Baas 'çılık ve onun siyasi örgütlenmesinin tarihi ile ilgili araştırma ve analizleri arkadaşlara bırakıyorum.
Kurulduğu tarihten itibaren sadece Irak ve Suriye'de iktidara gelen Baas ideolojisi ilk başlarda ulusalcılık ve Arap sosyalizmi gibi iki ana aks üzerinde yürürken, iktidar nimetleriyle buluşulmasıyla birlikte netameli tarih bu coğrafyalarda yine tecelli etmiş ve de askeri elitlerin , siyasal aparatı tasfiye etmesiyle beraber diktatörlüklere evrilmişlerdir.
Ortadoğu sahasında "ebed müddet" hiç bir erk ve hiç bir başarı yoktur ! Enerji nakil hatlarının ve enerji yataklarının odağında olması dolayısıyla hem jeo-politik hem de jeo-stratejik önemi oldukça fazladır bu bölgenin ! Bu yüzden emperyalist yağma, işgal ve talanında odak noktasındadır.
Libya deneyiminde ; Kaddafi'yi çöküşe götüren önemli etkenlerden biri kan bağı temelinde ki nepotizm ve Afrika'nın kimi ülkelerinden getirilip eğitilen lejyoner güce ve bu ikili'nin omurgasını oluşturduğu istihbarat gücüne duyulan sonsuz güvendi ! Suriye sahasında ise Asyatik güçlerin ve ortadoğuda ki "Şii hilali savaşçıları"nın sınır ötesi desteklerine mecbur edilmiş bir istihbarat devletinin hikayesi söz konusudur. Baas diktatörlüğü ile geçen bunca zaman da Suriye'de etkin bir sosyal muhalefetin olmaması tek başına baskı politikaları ile açıklanamaz ! 80' li yılların başında Hama ve Humus'ta vuku bulan ve İhvan-müslümin'in (Müslüman Kardeşler) Suriye kolu tarafından örgütlenen ayaklanmanın katliamla bastırılması ve Kürt siyasal yapılanmasının kimi taktik ayaklanmaları dışında uzun yıllar yaprak kımıldamadı Suriye'de !.
Suriye Komünist Partisi'nin ideolojik kan kaybı ve güç kaybetmesinden sonra ortaya çıkan yapılanmalar üzerinde "Arap sosyalizmi" gibi ağdalı bir sos'un ve muhaberat'ın derin kollarının izleri kendini hemen belli etti ! Saddam'ı ve Esad'ı , Nasır'ın ve Mişel Eflak'ın devamı olarak zannedenler hiç bir zaman Suriye'nin geleceğini öngöremediler !..
Bugün yaşananlar Mişel Eflak'ın, Seyyid Kuttub'a yenilmesi olarak değerlendirilmesin ! Ahmet Yesevi kanadının ; Kuttub kanadını "siyasal ruh" anlamında tasfiye etmesi Mursi ( Mısır) deneyiminden bu yanadır ! Orta sınıfların ve şehir yoksullarının desteğini yeterli zannedip Mısır ordusunun gücünü tahlil edemeyen ve "denge" politikalarını ve buna denk düşen parti yapılanmalarını ihmal eden Mursi deneyimi ile , ordunun ve istihbaratın gücünü yeterli sayan ve gerçek bir "Halk ordusu" ile ancak işgal güçlerine direnileceğini unutan Suriye Baas'ı ve Esad deneyimi Akdeniz'in her iki yakasında birbirine bakıp duracaklar bin yıllar boyu !...
Ortadoğu oryantalizminin ve diplomasi kanallarının sunduğu lojistik imkanların yön verdiği "kolaycılık" ve "yer tutma" avuntuları bizi on yıllardır hep zorladı durdu ! Bölge devletlerinin yönetim erk'leri ile kurulan ilişkiler doğası gereği "konjonktürel" dir. Rüzgarla gelenler, fırtına ile giderler ! "Ortadoğu'da devrimci bir çember oluşturma" düşüncesinin kaleme döküldüğü demler de bölge ülkelerinde öncü ve savaşçı partiler vardı. Bugün ise FHKC' yi dışarıda tutarsak maalesef eski tablo artık yok ! Ancak göçlerin sınırları paramparça ettiği bu dönem de ülkesel ya da ulusal anlamda "soft demografik" bir örgütlenmenin önemi de, anlamı da artık kalmamıştır !..
Sınıfsal politikalar ile ; savaşlara, göçlere, katliamlara , sömürgeciliğe ve ekolojik yıkıma karşı politikaları harmanlayarak yürümek, yürümek, yürümek !....