Son on bir yılda en az 671, AKP’li yıllarda en az 907 çocuk çalışırken hayatını kaybetti
Son on bir yılda en az 671, AKP’li yıllarda en az 907 çocuk çalışırken hayatını kaybetti
Raporumuzu, Ocak ayında MESEM kapsamında staj gördüğü işyerlerinde hayatını kaybeden (kafası sac büküm makinesine 16 dakika sıkışan 14 yaşındaki çocuk işçi Arda Tonbul ve üzerine sunta bloklar devrilen 15 yaşındaki çocuk işçi Erol Can Yavuz şahsında) bütün çocuk işçilere adıyoruz…
MESEM, tarım ve inşaat işçiliği, sokakta çalıştırma kıskacında çocuklarımız ölüyor…
Yüzde 92’sini ulusal basından; yüzde 8’ini ise çocuk işçilerin aileleri, mesai arkadaşları ve yerel basından öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla;
2013 yılında en az 59 çocuk işçi, 2014 yılında en az 54 çocuk işçi, 2015 yılında en az 63 çocuk işçi, 2016 yılında en az 56 çocuk işçi, 2017 yılında en az 60 çocuk işçi, 2018 yılında en az 67 çocuk işçi, 2019 yılında en az 67 çocuk işçi, 2020 yılında en az 67 çocuk işçi, 2021 yılında en az 62 çocuk işçi, 2022 yılında en az 62 çocuk işçi, 2023 yılında en az 54 çocuk işçi olmak üzere,
2013-2023 yılları döneminde en az 671 çocuk işçi hayatını kaybetti…
Bu noktada çocuk işçilik raporlarımızda kullandığımız kavramları da kısaca hatırlatalım
• 18 yaşını doldurmayan ve (ücretli ya da kendi nam ve hesabına/ücretsiz) çalışan toplumun her üyesini “çocuk işçi” olarak tanımlıyoruz.
• Çocuk işçiler tarım sektöründe ailesiyle birlikte mevsimlik olarak ücretli veya tarlasında çalışanlardır, çocuk işçiler haftanın bir günü okulda dört günü işyerinde olan MESEM adı altında çalışanlardır, çocuk işçiler kentlerin varoşlarında aile içi emek kapsamında ücretsiz çalışanlardır, çocuk işçiler iş öğrensin diye yaz tatilinde çalışanlardır, çocuk işçiler harçlığını kazansın diye tanıdığın yanına verilenlerdir... Ama çocuk işçiler sistematik olarak Türkiye kapitalizminin daha ilköğretim çağındayken bile acımasız üretim çarklarına soktuğu oyun alanlarından koparılan çocukluğunu, gençliğini ve sağlığını işyerlerinde bırakan bu ülkenin geleceğidir. Kesinlikle arızi bir olgu değil bilinçli sistematik bir ucuz emek sömürüsüdür.
• Ancak bu ufkumuzun yanında yasalarda belirtilen “Çocuk işçi: 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişidir.” ve “Genç işçi: 15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişidir.” tanımlarını da güncel olarak ve uzun vadede istisnalar, çalışma hakları, sosyal güvenceleri gözeterek unutmuyoruz.
AKP’nin hükümet olup ilerleyen yıllarda hızla devletin merkezinde yer alışının 22. yılındayız. AKP’nin hayata geçirdiği tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikalar her geçen gün daha fazla çocuğun işçileşmesini beraberinde getirdi. Diğer yandan ise sanki “çocuk işçilik” yokmuş gibi bir hava verilerek bu sorun görünmez kılınmaya çalışıldı.
Bu görünmez kılma politikası çocuk işçilik ölümlerinde de devletin açıkladığı verilerde gözükmektedir. (Bu arada SGK’nın açıkladığı çocuk işçi ölüm sayılarının daha da düşük olduğunu hatırlatalım). 2002-2012 yılları dönemi için, Çalışma Bakanlığı’nın milletvekillerinin verdiği farklı önergelerindeki cevaplarda en yüksek çocuk işçi ölüm bilgilerini baz aldığımızda;
2002 yılında en az 1 çocuk işçi, 2003 yılında en az 18 çocuk işçi, 2004 yılında en az 29 çocuk işçi, 2005 yılında en az 27 çocuk işçi, 2006 yılında en az 29 çocuk işçi, 2007 yılında en az 28 çocuk işçi, 2008 yılında en az 29 çocuk işçi, 2009 yılında en az 12 çocuk işçi, 2010 yılında en az 24 çocuk işçi, 2011 yılında en az 24 çocuk işçi ve 2012 yılında en az 15 çocuk işçi hayatını kaybetti.
Çalışma Bakanlığı’nın bu açıklamalarına 2013 yılı ile birlikte tutulan İSİG Meclisi verilerini de eklediğimizde “AKP’li yıllarda en az 907 çocuk işçi hayatını kaybetti.”
• Bu noktada raporlarımızda değindiğimiz bir hususu daha hatırlatalım. “İSİG Meclisi olarak bizler, kısıtlı imkânlarımızla derlediğimiz iş cinayetleri raporlarında işçi ölümlerinin bir kısmına ulaşarak kayıt altına alabiliyoruz. Bu yüzden “en az” vurgusunu yapıyoruz. Bu noktada çocuk işçi ölümlerinin büyük bir çoğunluğuna ulaşabiliyoruz. Ancak tabloda da görüldüğü gibi devletin resmi verileri “çocuk işçi ölümlerini saklamaktadır.”
“En az” vurgusu yapmamızın bir nedeni de kimlik bilgilerine ulaşamadığımız için basında yer alan “18 yaşında”ki işçi ölümlerini çocuk işçiler kapsamına almamamızdır. Zira bu yaşa dair işçi ölümlerini “18 yaşını tamamlamış” olarak algılıyoruz. Ulusal ve yerel basına 18 yaşında olarak yansıyan ancak yaşını doldurmayan işçiler var mıdır? Evet, vardır. Bu noktada çocuk işçi ölümü bilgilerine eklemesek de tabloda İSİG Meclisi’nin 18 yaşında çalışırken hayatını kaybeden işçi verilerini de paylaşmamız gerekiyor:
2013 yılında en az 18, 2014 yılında en az 20, 2015 yılında en az 20, 2016 yılında en az 19, 2017 yılında en az 18, 2018 yılında en az 27, 2019 yılında en az 14, 2020 yılında en az 13, 2021 yılında en az 11, 2022 yılında en az 13 ve 2023 yılında en az 17 “on sekiz yaşındaki işçi” hayatını kaybetti...
“Yani tek tek yaş bilgilerinin teyit edilmesi gereken 180 işçi demek bu...”
Güncel bir tartışma: Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM)
Türkiye’de çocuk emeğinin sömürüsünde yaygın bir şekilde kullanılan temel yasal model çıraklıktır. Yoksul ailelerin çocuklarına yapılacak eğitim yatırımının maliyetini ortadan kaldırmak üzere kurulan ve 1970’lerden bu yana uygulanan bu model sınıfsal eşitsizliği derinleştirmiştir. Belirli dönemlerde çıraklığa ilişkin mevzuat düzenlemeleri yapılmıştır. Ancak bu düzenlemeler çıraklığı ortadan kaldırmak ya da azaltmak üzere değil tam tersine mevcut yeni piyasa koşullarına ya da yasal değişikliklere uyum sağlamak üzere geliştirilmiştir.
MESEM 2016 yılı sonuna kadar var olan ‘Çıraklık Eğitim Merkezleri’nin devamı niteliğindedir. Yani (4+4+4 modeli birlikte) eğitim sisteminin içine daha fazla entegre edilmiş ve kitleselleştirilmiş bir çocuk işçilik sisteminden bahsedebiliriz. MESEM uygulaması hayata geçirilirken AB ülkeleri örnek verilmektedir. Ancak uluslararası işbölümünde Türkiye’nin rolünü düşündüğümüzde yapılan ara eleman yetiştirmek ve ucuz emek gücü ihracıdır.
MESEM kapsamında yaklaşık 1,5 milyon öğrencinin olduğu açıklandı. Bu öğrencilerin yaklaşık 300 binini ise 18 yaşın altındaki çocuklardan oluşuyor. Yani çocuk işçilik ‘bir gün okulda dört gün işyerinde eğitim alma’ uygulamasıyla meşrulaştırılıyor. Tabi bu uygulamanın kökenlerinde 24 Ocak kararları ve 12 Eylül darbesi ile hayata geçirilen neoliberal politikalar, 1990’lı yıllardan itibaren eğitimin metalaştırılması ve sanayi-eğitim işbirliği politikaları, 2006 yılında MEB-Koç Holding işbirliği ile “Meslek lisesi memleket meselesidir” şiarıyla öğrencilerin sanayi için ara eleman olarak yetiştirilmeye başlanması TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken’in “Bizim çıraklarımız çocuk işçi değildir, onlar ustalarından meslek öğrenen öğrencilerdir.” sözleri ile hayata geçirilen adımlar bulunmaktadır.
Patronlara, çırak ve stajyer çalıştırmaya dönük bu teşvik aynı zamanda çocuk işgücünü iş kazalarının, iş cinayetlerinin en fazla yaşandığı küçük işletmelere itmiştir. Bu işletmelerin genel denetimler ve işçi sağlığı ve iş güvenliği denetimlerinde en az denetlenen yerler olması da çocuk işçilere yönelik sömürü ve kuralsızlığı arttırmıştır.
Tabi hatırlatmamız gereken bir husus var o da MESEM’lerde her yaştan öğrenci var. Bu durum da bir yandan yaşlılara kadar uzanan bir yelpazede yeniden işçileştirmenin hayata geçirildiğini diğer yandan eğitime destek adı altında da devletten sermayeye kaynak aktarıldığını da göstermektedir.
MESEM’lerde yoğunlaşan “çocuk işçiliğin nesnel zeminini yoksulluk oluşturmaktadır”. Türkiye’de zaten binlerce çocuk aileleri geçinemediği için çalışmak zorundaydı. Bazen yazın çırak olarak bazen okul sonrası atölyeye giderek bazen de okulu bırakarak çalışıyorlardı. 2021 Eylül ayından itibaren ise derinleştirilen yoksullaştırma politikaları ile Türkiye’de her yaştan insan hızla ücretliler ordusuna katıldı.
Doğal olarak maddi durumu kötü olan ailelerden çocuklar MESEM tercihinde (zorunluluğunda) bulundu. Böylece bir yandan okuyup diğer yandan çalışıp diploma, kalfalık ve ustalık belgesi alma imkânları olacaktı. Ancak bu çocuklara sunulan gelecek organize sanayi bölgelerinde, gıda, metal, kimya gibi sektörlerde ara eleman olma ya da hizmet sektörü çalışanı olmaktı. Diğer yandan sağlıklarını, çocukluklarını ve gençliklerini işyerlerinde bırakacaklardı…
2013-2023 yıllarında çocuk iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle:
Tarım, Orman işkolunda 380 çocuk (250 işçi ve 130 çiftçi); İnşaat, Yol işkolunda 71 çocuk; Metal işkolunda 46 çocuk; Konaklama, Eğlence işkolunda 45 çocuk; Gıda işkolunda 23 çocuk; Ticaret işkolunda 21 çocuk; Genel İşler işkolunda 20 çocuk; Tekstil, Deri işkolunda 17 çocuk; Taşımacılık işkolunda 14 çocuk; Ağaç, Kâğıt işkolunda 11 çocuk; Kimya, Lastik işkolunda 7 çocuk; Enerji işkolunda 4 çocuk; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 3 çocuk; Madencilik işkolunda 1 çocuk; İletişim işkolunda 1 çocuk; Sağlık işkolunda 1 çocuk; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 6 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti…
Tarım ve inşaat işçiliği, hizmetlerde ve sokakta çalışma
Milli Eğitim Bakanlığı, okulda olması gerekirken çalıştığını tespit ettiği ancak “ulaşamadığı” tarım işçisi çocuklara esasında ulaşmaktadır. Eski MEB Bakanı Ziya Selçuk 22 Temmuz 2020’de yaptığı paylaşımda mevsimlik çocuk işçileri tarlada ziyaret ettiğini “yaz tatili kitaplarını, bir salkım domatesle takas ettiğini” gülücüklerle belirtiyordu.
Tarım işçiliği, çocuklar için “en kötü çalışma biçimleri” arasında yer alır. Gezici mevsimlik tarım işçiliği ise tarım işçiliğinden de farklı olarak özellikle çocuk işçiler için pek çok risk barındırmaktadır. Güneşe maruz kalma, böcek ısırması, tarım kimyasallarıyla temas etme, eğilerek çalışma, ağır yük taşıma gibi risklerin yanı sıra gezici mevsimlik tarım işçisi çocuklar naylon çadırlarda yaşama, yeterli beslenememe, temiz suya ulaşamama, okula gidememe, gibi pek çok riskle daha karşı karşıyadır. Tarım alanlarında çalışan çocuklar için diğer bir tehlike parazitik ve diğer bulaşıcı hastalıklara yakalanma riskidir.
Tarım işçisi çocukların en önemli problemlerinden birisi de uzun çalışma saatleridir. Tarımda çalışan çocukların çalışma saatleri ortalamanın üzerinde seyretmekte ve haftalık 60 saati bulabilmektedir.
Çocuk işçiliğin en kötü biçimleri arasında sayılan tarım, Türkiye’de ücretli ve ücretsiz aile işçisi çocuk işçiliğin en yoğun olduğu işkolu ve çocuk işçilik bakımından başlıca sektör. Yani tarımda çocuk emeğinin yoğun olmasının iki yönü bulunuyor: Bir yönünü tarımın çökertilmesi ve aile emeği içinde görmeliyiz. Diğer yönü ise mevsimlik işçiliktir. Çocuklar mevsimlik işçiliğin kadınlar ile birlikte omurgasını oluşturmaktadır ve ‘çocukları çekip alırsanız mevsimlik işçilik kalmaz’…
Tarımın ardından en fazla çocuğun çalıştırıldığı sektör hizmet sektörü (son dönemde moto kuryelik) ve sokakta çalışmadır. Sokakta çalışan çocuklar genel olarak ayakkabı boyacılığı, seyyar satıcılık, araba camı silme, atık toplama gibi işlerde çalışırken, bu işler genel olarak kalabalık şehir merkezlerinde ve tehlikeli ortamlardadır. Çalışma yaşı 10’un altına düşmüştür. Dengeli ve yeterli beslenmeyen, bir kısmı ise geceyi sokakta veya çöplüklerde geçiren çocukların çalışmaları haftanın 7 günü ve günlük 14 saate varan çalışma saati bulabilmektedir. Bu çocuklar iş cinayetlerinin yanı sıra yaralanmalara, fiziksel ve ruhsal şiddete, cinsel tacize ve saldırıya, ağır aşağılamalara maruz kalıyor.
İnşaat işçisi çocuklar ise genellikle ailenin diğer üyeleriyle ya da akrabalarıyla birlikte çalışmaktadır. Genel olarak kalfalık, çıraklık yapsalar da iş yükü bakımından yetişkinlerle aynı biçimde çalışmaktadırlar. Yetişkinlerden farklı olan koşulları ise sadece aldıkları ücretin daha düşük olmasıdır.
Göçmen çocuk emeğine dair
Yanlış dış ve iç politikalar sonucu Türkiye’de yaşayan Suriyeli ve Afganistanlı mülteci sayısının, kaydı bulunmayan göçmen ve mültecilerle birlikte 7-8 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu nüfusun önemli bir kısmını oluşturan göçmen ve mülteci çocukları, tarım, sanayi, inşaat, ticaret gibi işkollarında günübirlik ve güvencesiz şekilde işgücü piyasasına dâhil oluyor. Bu da patronlar açısından, ücret pazarlığı imkânı olmayan, ücret ödemelerini eksik yatırabileceği ya da geciktirebileceği, hakkını aradığında şiddet uygulayabileceği, zorla çalıştırabileceği ek bir çocuk işçi kitlesi anlamına gelmektedir.
Neredeyse tamamı Suriyeli olan onbinlerce göçmen çocuk işçilerin tüm çocuk işçi ölümlerindeki oranı yüzde 10-12 aralığındadır. Bu çocuklar patronlar açısından, ücret pazarlığı imkânı olmayan, ücret ödemelerini eksik yatırabileceği ya da geciktirebileceği, hakkını aradığında şiddet uygulayabileceği, zorla çalıştırabileceği ek bir çocuk işçi kitlesi olarak görülüyor.
2013-2023 yıllarında çocuk iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:
Trafik, Servis Kazası nedeniyle 186 çocuk; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 112 çocuk; Ezilme, Göçük nedeniyle 92 çocuk; Yüksekten Düşme nedeniyle 61 çocuk; Şiddet nedeniyle 56 çocuk; Elektrik Çarpması nedeniyle 44 çocuk; Yıldırım Düşmesi nedeniyle 41 çocuk; Patlama, Yanma nedeniyle 25 çocuk; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 14 çocuk; Kesilme, Kopma nedeniyle 13 çocuk; İntihar nedeniyle 9 çocuk; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 8 çocuk; Diğer nedenlerden dolayı 10 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti…
• Trafik ve servis kazaları en çok çocuk işçi ölüm nedenidir. Çünkü mevsimlik tarım işçisi olan çocuklar tıka basa dolu minibüslerde, traktör kasalarında veya açık kasa kamyonetlerin yaptıkları kazalarda yollara savrulmaktalar.
• Yine önemli bir neden de boğulmalardır. Mevsimlik tarım işçisi çocuklar içme suyu veya genel kullanım için ihtiyaç olan suları derelerden ve su kanallarından sağlamaktadır. Ayrıca yazın 40 dereceyi aşan sıcaktan korunmak ve yine yıkanma ihtiyacı için girilen bu derelerde ve su kanallarında çocuklar boğulmaktadır.
• Ezilmeler metal, gıda, tekstil ve kimya işçisi çocukların sıkça karşılaştığı bir ölüm nedenidir. Ölmediklerinde de uzuv kaybı, kırılma gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Yüksekten düşmeler ise inşaat işçisi çocukların ilk sıradaki ölüm nedenidir.
• Şiddet ise korunmasız olan çocukların işyerlerinde ve sokakta karşılaştıkları bir ölüm nedenidir. Çocuk işçiler için maruz kalınan fiziksel ve psikolojik şiddet çoğu zaman gündelik yaşamın bir parçası haline gelmiştir.
2013-2023 yıllarında çocuk iş cinayetlerinin cinsiyetlere göre dağılımı şöyle:
98 kız ve 573 oğlan çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti…
• İş cinayetlerinde ölen kız çocuklarının 6-14 yaş grubundaki oranı yüzde 21’dir. Bu oran tüm yaşlardaki kadın işçi ölüm ortalamasının 3 katıdır. Genel olarak baktığımızda da tüm çocuk işçiler içinde bu oran tüm yaşlardaki kadın işçi ölüm ortalamasının 2 katıdır.
2013-2023 yıllarında çocuk iş cinayetlerinin yaşlara göre dağılımı şöyle:
4 yaşında 5 çocuk, 5 yaşında 5 çocuk, 6 yaşında 4 çocuk, 7 yaşında 7 çocuk, 8 yaşında 14 çocuk, 9 yaşında 13 çocuk, 10 yaşında 25 çocuk, 11 yaşında 16 çocuk, 12 yaşında 36 çocuk, 13 yaşında 44 çocuk, 14 yaşında 65 çocuk, 15 yaşında 99 çocuk, 16 yaşında 131 çocuk ve 17 yaşında 207 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti...
• Türkiye’de çocuk işçilik 4 ila 8 yaş aralığında başlıyor. Tarımda toplayıcılık, çobanlık ve mevsimlik tarım işçiliği yapan; sokakta mendil satan, cam silen çocuklar var. Ancak mevsimlik tarım işçisi ve sokakta çalışan çocukların sayısında 8 yaşından itibaren ciddi bir artış var. 10-12 yaşlarda tekstil ve metalde çalışan çocukları görüyoruz. 13-14 yaşlarından itibaren tarım, inşaat, sanayi ve hizmetlerde çalışan sayıları yüzbinlere ulaşan; 15-17 yaş grubunda ise tarım başta olmak üzere konaklama, ticaret, inşaat, metal, tekstil ve gıda gibi işkollarında çalışan milyonu aşkın çocuk işçi var.
2013-2023 yıllarında çocuk iş cinayetlerinin aylara göre dağılımı şöyle:
Ocak ayında 36 çocuk, Şubat ayında 27 çocuk, Mart ayında 31 çocuk, Nisan ayında 34 çocuk, Mayıs ayında 68 çocuk, Haziran ayında 68 çocuk, Temmuz ayında 105 çocuk, Ağustos ayında 119 çocuk, Eylül ayında 71 çocuk, Ekim ayında 45 çocuk, Kasım ayında 38 çocuk, Aralık ayında 29 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti...
• Mayıs ve Eylül aylarını içeren dönemde mevsimlik tarım işçisi çocukların ölümünü yoğun bir biçimde görüyoruz. Başka bir bakış açısıyla da tarım işçisi çocukların Mayıs ayı ile birlikte okulu bıraktığını ancak Ekim ayında okullarına döndüğünü söyleyebiliriz.
• Yine okulların kapanmasıyla birlikte Temmuz ve Ağustos aylarında “yaz aylarında” çalışan çocuk sayısının (tarıma ek olarak sanayi, inşaat ve hizmetler) kitlesel olarak arttığını belirtmeliyiz.
• MESEM gibi uygulamalarla kitleselleşen “adı öğrenci olan işçiliğin” bir sonucu olarak da özellikle kış aylarında kentlerdeki OSB’lerden gelen çocuk işçi ölümlerine giderek daha sık şahit olmaktayız. Örneğin son beş ayda 7 çocuk işçi (çoğu MESEM kapsamında) çırak ya da stajyer olarak çalışırken hayatını kaybetti.
2013-2023 yıllarında Türkiye’nin 77 şehrinde çocuk iş cinayeti gerçekleştiğini tespit ettik:
49 ölüm Şanlıurfa’da; 40 ölüm Gaziantep’te; 33’er ölüm Adana ve İstanbul’da; 25 ölüm Konya’da; 21 ölüm Antalya’da; 19’ar ölüm Ankara ve Bursa’da; 18 ölüm Mardin’de; 17’şer ölüm Aydın, Kocaeli ve Mersin’de; 16’şar ölüm Diyarbakır ve Manisa’da; 14 ölüm Ağrı’da; 13 ölüm Denizli’de; 12’şer ölüm Hatay ve Samsun’da; 11’er ölüm İzmir, Kahramanmaraş ve Şırnak’ta; 10’ar ölüm Aksaray, Balıkesir, Erzurum, Osmaniye ve Sakarya’da; 9’ar ölüm Kayseri, Malatya, Muğla ve Van’da; 8’er ölüm Ordu, Sivas ve Tekirdağ’da; 7’şer ölüm Afyon, Giresun, Karaman ve Siirt’te; 6’şar ölüm Batman ve Düzce’de; 5’er ölüm Elazığ, Kastamonu, Muş ve Yozgat’ta; 4’er ölüm Bolu, Çorum, Hakkari, Isparta ve Sinop’ta; 3’er ölüm Bitlis, Eskişehir, Kars, Kırıkkale, Kırklareli, Kilis, Kütahya, Niğde ve Uşak’ta; 2’şer ölüm Bartın, Bilecik, Bingöl, Burdur, Çanakkale, Gümüşhane, Rize, Tokat ve Tunceli’de; 1’er ölüm Adıyaman, Ardahan, Bayburt, Çankırı, Edirne, Karabük, Kırşehir, Nevşehir, Trabzon, Yalova, Zonguldak ve Irak’ta meydana geldi…
• En çok çocuk işçi ölümünün meydana geldiği şehir Şanlıurfa’dır. Ayrıca diğer şehirlerde ölen mevsimlik çocuk işçilerinde de memleket olarak ilk sırada Şanlıurfalılar vardır.
Sonuç
Türkiye sanayisinin dünya pazarlarında, özellikle AB pazarında, var olmasının yegâne yolu ucuz işgücü ihracıdır. Bu noktada çocuk işçilik elzemdir ve çocuk işçilik ancak üretenlerin yönetmesi durumunda önlenebilir. Onun dışında hümanist söylemler ve bazı PR çalışmaları görebiliriz. Örneğin;
• Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez, 2014 yılında, Uluslararası Çalışma Konferansı'nın 103. Oturumunda, özellikle çocuk işçiliği ile mücadele çerçevesinde alınan önlemler sayesinde, bu sorunun artık Türkiye'nin gündeminden çıktığını söylemişti.
• AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle, Türkiye’nin çocuk işçi çalıştırmayla mücadelede başarılı olduğunu belirtmiş, “Türkiye 2014 itibarıyla çocuk işçi çalıştırmayı bitirmeyi taahhüt ettiğini ve ILO’nun Türkiye’yi 2006 yılında çocuk işçilikle mücadelede başarı sağlayan üç ülkeden biri seçmesine neden olduğunu” söylemişti.
• Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çocuk işçilikle mücadele etmek ve çocuk işçiliği durdurmak için 2017-2023 yılları için “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı hazırlamış ve 2018 yılını “Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı” ilan etmişti.
Uluslararası sözleşmelerin imzalanması, hazırlanan programlar, AB temsilcilerinin açıklamaları vb. Bunlar siyasi iktidarın çocuk işçiliği engellemek yerine, halkla ilişkiler stratejisinin bir parçası olarak meşrulaştırma yolunu tercih ettiğinin ve çocuk işçiliğinin güvencesiz çalışmanın en önemli kaynaklarından biri olduğunun gizlenmesinin göstergesidir.
Çocuk işçiliğinin yasaklanması, mesleki öğrenimin çocuk gelişimine uygun bir biçimde planlanması ve kamusal kurallar çerçevesi içinde olması gerektiğini biliyoruz. Ancak bunları sistem içinde ifade etmek tek başına bir anlam ifade etmiyor. Örgütlenmek, mücadele etmek ve direnmek gerekiyor. Geleneksel emek örgütlenmelerinin kendi üyelerinin çıkarlarını bile koruyamadığı ve buharlaştığı bu dönemde çocuklarımızı koruyacak örgütlenmenin ve mücadelenin araçlarını oluşturmalıyız…
2013-2023 yıllarında iş cinayetlerinde hayatını kaybeden 671 çocuk işçinin isimleri…
İsmail Yağbasan, Furkan Ertan, Yiğit Çiçek, Ali Maslak, Yusuf Polat, Salih Akkuş, Oğuzhan Karataş, Mertcan Kuru, Y.G., Mahmut Türkmen, Ali Heysem Heşlum, Ali Yahya Çetintaş, Mehmet Erboğa, Abdulkadir Erboğa, Abdullah El Hamuud, Abdulsamet Ceylan, Ömer Çakar, Ömer Girgin, Birol Deveci, Hüseyin Kaan Demir, Davud Murad, Zekai Dikici, Yiğit Zamanis, Emirhan Türker, Bayram Ali Akdilek, Ömer Faruk Yıldız, Ulaş Dumlu, Bektaş Algül, Mustafa Koç, Mehmet Akif Zengin, Serhat Erdem, Emir Yusuf Abanuz, Ali Sait Karpınar, C.A.K., Emre Koç, Egehan Bülbül, Ağci Çiçek, Abdülkadir M., Ali Koç, İskender Çimen, Diyar Demir, İrem Selçuk, Hidayet Yeşil, Mehmet Çevirel, Furkan Kalemli, Ayşegül Üzüm, M.D., Uğurcan Demirbaş, Mert Er, Miktad Yantur, Halil Karagöz, Muhammed Nur El Hüseyin, Halil Togay, Tahir Baykan, Ferhat Batur, Yalçın Akcan, Yusuf Narin, Muhammet Gün, Büşra Koçak, Zafer Umut Bayram, Muharrem Aksem, Hayri Altun, Ahmet Şahin, Ahmet Çetin Genç, Edanur Demir, Habib Gökçe, Yakup Mehmet Öyürlü, Süleyman Daşgın, Muhammed el-Bish, Yusuf Demir, Muhammet Talha Karabacak, Abdülhamit Gür, Mahmut Karaaslan, Belkize (Hacer) Çelik, Yahya Berkay Şahin, Mecit Muhammed Madal, Emcet El Şvavbi, Emat Eldin, Hediye Aksoy, Mustafa Bülbül, Z.K., Hatice Kestane, Musa Can Çapuk, Ahmed Hannan, Beritan Taşer, Muhammed Atış, Salih Güneş, Maher Fovaz El Halaf, Gülhan Çizik, Berzan Özgün, Fevzi Özek, Muhammet Karancı, Narin Büyükçay, Baran Üstün, Habip Şen, Samet Bilir, Caner Sak, Mustafa El Muhammet, Özgür Can Akbulut, Barış Akbulut, Rojhat Altuntaş, Latif A., Fırat Eroğlu, Fesih Kapçak, Emrecan Çiftçi, Emrullah Kalem, Halil Şenbüyük, Tümer Kaşık, İsa Yıldız, Devran Onay, Gamze Açar, Serhat Sarıyıldırım, Gökhan Dünay, Aslı Aktarlı, Suat Aktarlı, Emre Özcan, Mahmut Tebaş, Ayşe Daş, Faruk Aslan, Samet Baran, Eymenh Hammamı, U.A., Mükremin Tangıç, Doğan Yılmaz, Haydar Karataş, Alper Arslan, Mehmet Zencirci, İbrahim Küçük, Sami Samet Satır, Ersan Taş, Muhammet Gencer, İsa Yıldırım, Kemal Budak, Hamza Acan, Ramazan Şimşek, Mehmet Emin Epyıldız, Mehmet Ali Beşaltı, Harun Şakar, Vefa Karataş, Yunus Akkuş, Hasan İlaslan, Ahmet Akturfan, Caner Mızrak, Mustafa Kemal Üçpınar, Mehmet Fatih Çiftçi, Yasin Parlak, Salih Geyikçi, Abdulkadir Karaali, Veysel Can Sevinç, Emre Bayır, Eray Yazgan, Halaf (Halef) Sağır, Fatih Gür, Gülay Yaman, Visal Süleyman, Jindar Şan, Burak Demir, Emircan Burak, Furkan Diri, Muhammed Emir Bozanoğlu, Vakha Aksat, İbrahim Ayman, Recep Arslan, Rafide El-Dank, İsa Boğa, Burak Türker, Nurullah Karakuş, Emrullah Alptekin, Yakup Çetin, Tevfik Fukra Erikli, Şervan Akpolat, Ahmet D., Nergiz Kinno, Göksal Çolak, Ömer Demet, Abdul Şükür Türkmen, Hakan Güneş, Yakup Yıldız, Muhammed Emin, Zinnur Tomay, İbrahim Halil Oruç, Ramazan Uysal, Efekan Aslan, Devran Tunahan Kösçü, Selman Bingöl, Halil Yeloğlu, Ahmet Essed, Hasan Toksoy, Umut Aldemir, Uğur Güneş, Okan Şengel, Murat Özkara, Yusuf Aydın, Ayçan İbrahim, Musa Taşkın Yavuz, Kadir Üstün, Emrah Sucu, Mahmut Maruf, Ahmet Sino, Aleyna Hatun Budanır, Arif Kul, Ahmet Turan, Ömer Faruk Arslan, Oğuzhan Erçeğ, Ahmet Furkan Kılınç, Gül Abdu, Cemil Uslu, Faruk Aydemiroğlu, Beşşar Elşeyh, Samet Tekin, İslam Öztemel, Dayip Öztürk, Agit Güler, Mehmet Zeyrek, Sedat Ay, Ahmet Hakan Öğütçü, İbrahim Biçer, Kadir Kara, Vefa Taşçı, Mehmet Bağatır, Nimet Saylan, Osman Anşen, Mustafa Ali Kelebek, Sığan Kertes, Oktay Porsuk, Mehmet Toprak, Zeynep Eroğlu, Ekrem Yörük, Harun Ezer, Ökkeş Yanar, Mahmut Deveci, Halil Aygün, Tolga Köse, Bahar Çağatay, Piroz Yaşar, Muhammet Reşit Yıldırım, Eren Gül, Furkan Duman, Samet Çelebi, Muhammet Nur El Ahmet, Erdem Karakoç, Fazlı Çam, Ceylan Kanarya, İbrahim Zengin, Arif Atçı, Murat Gümüş, Faruk Kaya, Yunus İnci, Hasan İke, Ali Osman Duvar, Dilek Arslan, Muhammet Gökdeniz, Davut Beyazıt, Onur Yoldaş, Hüseyin Abay, Mustafa Buğa, İsmail Çolak, Seyfullah Ömgün, Tuba Akkoyun, Hasan Koçaker, Ömer Faruk Sever, R.D., Bekir Erdem, Faruk Türkoğlu, Ali Yıldız, Ahmet Albayrak, Kasım Özdemir, Murtaza Meşe, Oğuzhan Tosun, Abdül Kuddüs Nazar Mehmet, Habibe Aydın, Ramazan Saltı, Ayşe Alpak, Kasen Abdullah, İbrahim İşcan, Halil İbrahim Arslan, Hava Aslan, Berkay Zengin, Refik Göksu, T.A., Muhammed Mahmoud Eşsilim, Pınar Müçek, Fettah Erdem, Edanur Baksi, Kadir Oflaz, Hakan Sarp,Burak Ay, Ahmet Doğan, Erkan Ölmez, Diyap Abid, Furkan Ateş, Şahin Aytaç, Mehmet Şeyhan, Selman Mertaslan, Adem Kum, Behlül Ataş, Özcan Gencer, Yasin Yorulmaz, Ercan Tuğlu, Halil Berke Aygün, Mahmut Altunsöz, Sefa Doğan Özer, Mendul Meryem, Osman Yardımcı, Serhat Bilmez, Ufuk Özcan, İ.D., Aytuğ Kesim, Hekim Casım Nebo, Halil İbrahim Alış, Ömer Faruk Bulut, Abdulhamit Taben, Ahmet Taben, Yusuf Kara, Hayriye Kurt, Benal Temurlu, Furkan Öztürk, Mehmet Bölükbaşı, Sultan El Halil, Burhan Tutak, Furkan Akalın, Ramazan Baş, Bahri Emen, Orhan Aslan, Muhammet Aydemir, Mazlum Turan, İbrahim Kılıçaslan, Ayberk Ayvalık, Serdar Yakar, Abdülkadir İda, Mustafa Koçer, Burak Kaya, Yasin Tomaç, Ali İbrahim, Burak Aslan, İslam Bayat, Abdullah Şeker, Yunus Emre Solmaz, Oğuz Uysal, Basil Ali, Hüseyin Karakaş, Malik Şahingöz, Dersim Hacı, Çağla Yalçın, Recep Kaynak, İbrahim Oturan, Kubilayhan Altınışık, Hacı Ölgen, Enis Kök, Ramazan Gürcan, Didem Öztürk, Veli Can Çelik, Reşat B., Berkan Altay, Yusuf Toprak, Samır Muhammed, Enes Alkan, Bedirhan Ok, İsmail Gür, Zehra Alda, Oğuzhan Çalışkan, Emin Halastar, Nurullah Yeşilyurt, Kübra Yaşatır, Süleyman Sertan Buluş, Nacin Freyş, Hale Çelik, Osman Özen, Barış Ergin, Yılmaz İdareci, Hamitcan Aslan, F. Y., Sebahat Ö., İbrahim Can Duran, Hüseyin Demir, Ali Fırat Belder, Seyrani Köstü, Emre Aksüt, Abdul Hakim, Harun Efe, Mehmet Öztürk, Serdar Özdemir, Osman Avcı, Hasan Bakdur, Salih Eroğlu, Gökhan Örüç, Pınar Akbaş, Eren Erenoğlu, Fırat Sarıçam, Serdar Demir, Faruk Can Güvenç, Ali Karkaş, İlhan Yiğit, Faruk Dumlupınar, Vefa Aydemir, Mahmut Ateş, Rabia Cirik, Ayşe Cirik, İbrahim Yavuz, Ş.Ü., Sabri D., Muratcan Turan, Ferhat İridağ, Mahir Aytaç, Gökhan Kayalıoğlu, Deniz Esen, Bayram Süzel, Mustafa Tomay, Abdülkerim Karadöl, İbrahim Kara, Ferdi Çakır, Nezir Akgül, Süleyman Kasar, Volkan Özpamuk, Hüseyin Ceylan, Kübra Şenateş, Kader Yalçın, Aslı Oruç, Sülayman Yörük, Soner Karatut, Bayram Yıldız, Yonca Akkuş, Ferit Güler, Serkan Altunay, Murat Güner, Mehmet Sıtkı Gültekin, B.İ., Evren Kocaöz, Emirhan Dolak, S.A., Mahsum Ak, Sinan Enes Zinciralmaz, Sozdar Beko, Esmanur Solmuş, Arsalan Doudkanlou, Kuzey Evergen, Muhammed Emir Bakla, Mohammed Zain, Mustafa Çakmak, Enes Balçok, Talha Çınaklı, Ahmet Doğukan Ataş, Abdurrezzak Kahya, Ali Karaoğlan, Harun Yıldız, Emir Zaif, Yiğit Demirel, Hasan Eymen Ergen, Fidan Tunç, Dicle Nur Selçuk, Erman Haymana, Seli Salih, Tamer Çağatay Kıla, Mehmet Sinan Yaygın, Hüseyin Elhamud, Gizem Selda Çoban, İsa İşli, Cahit Geçit, Ahmet Elderviş, Hamza Dülükoğlu, Sefa Yıldız, Muhammet Ongun, M.E.H., Ramazan Ulu, Anıl Altıntaş, Şeymanur Üzüm, Eda Tunç, İsmet Ziya Çevik, Muhammed Koçyiğit, Abdulsamed Dağ, Murat Koyuncu, Muhammed Dağır, Emir Esnek, Doğan Gül, Muhammed Onan, Ula Kerem, Ali Kubacık, Mehmet Durmaz, Delil Alış, Enes Kurt, Taha Demirler, Mert Yıldırım, Muhammet Can Örnek, Zeynep Kumsal Yılmaz, Murat Kaya, Mustafa İletmiş, Mehmet Ali Kırcılı, Fadime ., Enes Çiftçi, Mehmet Emin Aslan, Ahmet Aslan, Saadet Karataş, Remziye Büyükçay, Yusuf Ata, Batuhan Kartal, Gamze Kakız, Hamza Çökükoğlu, Vail El Mansur, Harun Mete Şahin, Bakri Ancilini, Emirhan Uyanık, Kevser Kartal, Sami Nadiri, Nucud Salih, Ali Osman Eytemiş, İbrahim Okal, Ramazan Şimşek, Mehmet Zurnacı, Kadir Yağmur, Mahmut Yağmur, Doğan Polat, İbrahim Aldemir, Muhammet Ali Demir, Üzeyir Erken, Barış Aksu, Abdullah Korkmaz, Süleyman Buluş, Göksu Akyel, Sinem Aksu, Abdullah Sabah, Hakan Yeşiltaş, Hacire Aslan, Mehmet Mustafa Aslan, Davut Ulaş Kayacan, Osman Şimşek, Abdurrahman Abdi, Ali Berkel, Tarkan Gürbüz, Vedat Ekinci, Hatice El Naccar, Ünal Efe Ecer, Mesut Karakülah, Ayaz Güloğlu, Nupelda Güloğlu, Tülin Türkmen, Musa Polat, Pınar Polat, Arda Kaan Keskin, Ali Soyer, Ferhat Arslan, Diyar Bilen, Ahmed El Ahmed, Asiye Torun, Gökhan Özkan, Berivan Karakeçili, Ahmet Çiftçi, Aziz Çino, Bekir Dem, Muhammed Ay, Jihad Saflan Hamid, Mustafa Altunbaş, Hıdır Önder, Kefa İbrahim, Umut Demiröz, Ahmet Salih, Gökhan Ahıskalı, Yakup Taşdemir, Yusuf Yılmaz, Leyla Çiçek, Serhat Batur, Yusuf Kıdat, Hogır Kayran, İsmail Semih Kaynak, Yusuf Kaya, Berat Taş, İlyas Çeler, Aydın Dolmi, Beşar Güneş, Habib Geçer, Osman Sarı, Songül Çapat, Mehmet Emin Çevik, İsrafil Sarı, Muhammed Hacderviş, Eray Sevim, Nildanur Akman, Esma Polat, Şahin Budan, Samet Barış Aydın, Tahsin Can Korkut, Betül Kazan, Handan Yıldız, Hatice Acar, Kübra Yılmaz, Muhammed Açıkça, Ali Osman K., Cafer Gül, Resul Çiçek, Yakup Çiçek, Kadri Barak, Ahmet Demir, Mehmet Yılmaz, Ayşegül Küçükyılmaz, Bünyamin Öztürk, Zeynep Müçek, Hatice Korkmaz, Mutlu Çelik, Üzeyir Çatal, Mustafa Cemal, Hüseyin Eşen, Abdulsamet Eren, Ferhat Ali, R.Y., Mazlum Candede, Bünyamin Buyun, Tuba Nur Ekinci, Eyüp Ağırman, Ali Çite, Ferhat Çalışkan, Aziz Mavi, Abit Yıldız, Hatice Dayanç, Muhammed Hasan, Yıldırım Öz, Bahattin İlet, Aysel Gezici, Mehmet Kizir, Songül Evran, Salih Sak, Mustafa Şahingöz, Ahmet Toros, Harun Demir, Ferhad Ş., Raid Hasan, Dijle Karakaş, Seda Nur Tatar, Çetin Akdoğan, Ayşe Alda, E.P., Sedat Yalçın, Furkan Çavuş, Ali Saltık, Yasir Geylani, Ahmet Ataş, Resul Yılmaz, Ahmet Güneysu, Yavuzhan Gemici, İbrahim Bozkurt, Yücel Arı, Muharrem Dursun, Orhan Sürer, Behzat Özen, Emine Demirel, Sami Kozan, Nazar Güvendiren, Esma Bağcı, Şifa Bağcı, Hüseyin Çelik, Yasin Çelik, Yakup Kartal, Sabahattin Donat, Ökkeş Gögebakan, Salih Dikici, Oya Korkan, Mustafa Demirray, Ahmet Yıldız ve ismini öğrenemediğimiz 15 çocuk...
İlgili Haberler
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.