Seçimlere birkaç adım kaldı. Koskocaman zamanı arkada bıraktık yeni bir zaman dilimine girebilmek için gün sayıyoruz. Koskocaman zaman dediğim öyle azımsanacak bir zaman değil. Kocaman bir yüz yıl. Şimdi de ikincisine hazırlandığımız kocaman ikinci yüz yıl var önümüzde.
Ancak, şöyle bir geçen zamanı düşündüğümüzde özellikle de seçim havasına girdiğimiz şu son birkaç aydır olup bitene baktığımızda hiç iç açıcı olmayan, huzurumuzu kaçıran, neredeyse insanların birbirlerine nefretle baktıkları bir süreç işliyor.
Toplum tedirgin, toplum gergin. Belki bile isteye yapılıyor bu durum onu da bilemiyorum ama toplumun hiç de mutlu ve huzurlu olmadığını görüyorum. Mutlu bir azınlığın çevresinde toplanan mutsuz yığınları görünce içimiz parçalanıyor. Oysa bizler ne kadar mutlu ve huzurlu yaşayan bir millettik!
Peki, bunu kim ya da kimler yapıyor? Doğaldır ki mutsuz çoğunluğa yön vermeye kalkan mutlu azınlık siyasi otoriteler yapıyor. Bu kanıya nerden vardığımızı düşünenler olabilir. Bunun için de şunu söylemek gerekiyor. Hemen yurdun her köşesinde TV kanalları, sosyal medya, internet ortamları, haberleşme grupları vb. onlarca kanaldan aldığımız mesaj bu değil midir? Yoksa benim algılarımda bir sorun mu var, bilemiyorum?
Gün geçmiyor ki konuşan her siyasetçi bir tehdit dili, bir aşağılama, bir belden aşağı vuruş, bir kin ve nefret söylemiyle karşımıza çıkıyor. Doğal olarak da bu söylemler taraftarları oldukları insanları çok ama çok tedirgin ediyor, derinden etkiliyor ve toplum artık insanlar biri birine düşman gözüyle bakıyor. Ayrışmış ve kutuplaşmış toplumların sağlıklı bir yaşamsal süreç yürütemeyeceklerinin geçmiş tarihimizden örnekleri vardır.
Siyasileri bu psikolojik çözünmeyi artırıcı, bölücü ve nefret duygularını geliştirici söylemlerden mümkün oldukça uzak durmaya davet ediyorum. Yarın seçim bitecek ve biz bu ülkenin seksen beş milyon insanı yine bir arada yaşamaya devam edeceğiz. Yoksa böyle nefret ve kinle hangi insan, hangi toplum başarı elde edebilir, nasıl mutlu ve huzurlu olabilir.
Kardeşim bu ülkede her ne kadar kör topal işlese de bir adalet, bir yargı sistemi var. Gidin oraları kullanın. Toplumu gerici söylemlerle aklımızı bozmayın, aklımızla alay etmeyin. Bir de her gün bir siyasi çıkıyor, ha bak seninle ilgili elimde şu var, bu var. Bak açıklayacağım. Bak kaset yolda vb. söylemlerle toplumu olumsuzluğa sevk eden, negatif düşünceye yönlendiren söylemlerle beynimizi karıştırıyorsunuz. Ya arkadaş elinde bilgi ya da belge varsa, bu da toplumun bilmesi gereken bir bilgiyse açıklayın bitsin gitsin. Nedir bu insanların aklını karıştırmak?
Bizler, yani mutsuz çoğunluk olan toplumun asil unsurları çok ama çok huzursuzuz. Artık huzur istiyoruz. Ya her şeyden vaz geçtik, bir gram da olsa huzura ihtiyacımız var. Huzurumuzu bozmayın, sizden başka bir şey istemiyoruz. Mal, mülk, para, pul, mevki, makam sizin olsun.
Bir parça karnımızı doyuracak ekmek, insan onuruna yakışan bir yaşam ve bir parça da huzur bize yeter.
İstediğimiz tek şey; huzur, huzur, huzur!
Yaşar GELER
Anasayfa
Yazarlar
Yaşar Geler
Yazı Detayı
Bu yazı 283+ kez okundu.
Huzur istiyoruz !
Seçimlere birkaç adım kaldı. Koskocaman zamanı arkada bıraktık yeni bir zaman dilimine girebilmek için gün sayıyoruz. Koskocaman zaman dediğim öyle azımsanacak bir zaman değil. Kocaman bir yüz yıl. Şimdi de ikincisine hazırlandığımız kocaman ikinci yüz yıl var önümüzde.
Ancak, şöyle bir geçen zamanı düşündüğümüzde özellikle de seçim havasına girdiğimiz şu son birkaç aydır olup bitene baktığımızda hiç iç açıcı olmayan, huzurumuzu kaçıran, neredeyse insanların birbirlerine nefretle baktıkları bir süreç işliyor.
Toplum tedirgin, toplum gergin. Belki bile isteye yapılıyor bu durum onu da bilemiyorum ama toplumun hiç de mutlu ve huzurlu olmadığını görüyorum. Mutlu bir azınlığın çevresinde toplanan mutsuz yığınları görünce içimiz parçalanıyor. Oysa bizler ne kadar mutlu ve huzurlu yaşayan bir millettik!
Peki, bunu kim ya da kimler yapıyor? Doğaldır ki mutsuz çoğunluğa yön vermeye kalkan mutlu azınlık siyasi otoriteler yapıyor. Bu kanıya nerden vardığımızı düşünenler olabilir. Bunun için de şunu söylemek gerekiyor. Hemen yurdun her köşesinde TV kanalları, sosyal medya, internet ortamları, haberleşme grupları vb. onlarca kanaldan aldığımız mesaj bu değil midir? Yoksa benim algılarımda bir sorun mu var, bilemiyorum?
Gün geçmiyor ki konuşan her siyasetçi bir tehdit dili, bir aşağılama, bir belden aşağı vuruş, bir kin ve nefret söylemiyle karşımıza çıkıyor. Doğal olarak da bu söylemler taraftarları oldukları insanları çok ama çok tedirgin ediyor, derinden etkiliyor ve toplum artık insanlar biri birine düşman gözüyle bakıyor. Ayrışmış ve kutuplaşmış toplumların sağlıklı bir yaşamsal süreç yürütemeyeceklerinin geçmiş tarihimizden örnekleri vardır.
Siyasileri bu psikolojik çözünmeyi artırıcı, bölücü ve nefret duygularını geliştirici söylemlerden mümkün oldukça uzak durmaya davet ediyorum. Yarın seçim bitecek ve biz bu ülkenin seksen beş milyon insanı yine bir arada yaşamaya devam edeceğiz. Yoksa böyle nefret ve kinle hangi insan, hangi toplum başarı elde edebilir, nasıl mutlu ve huzurlu olabilir.
Kardeşim bu ülkede her ne kadar kör topal işlese de bir adalet, bir yargı sistemi var. Gidin oraları kullanın. Toplumu gerici söylemlerle aklımızı bozmayın, aklımızla alay etmeyin. Bir de her gün bir siyasi çıkıyor, ha bak seninle ilgili elimde şu var, bu var. Bak açıklayacağım. Bak kaset yolda vb. söylemlerle toplumu olumsuzluğa sevk eden, negatif düşünceye yönlendiren söylemlerle beynimizi karıştırıyorsunuz. Ya arkadaş elinde bilgi ya da belge varsa, bu da toplumun bilmesi gereken bir bilgiyse açıklayın bitsin gitsin. Nedir bu insanların aklını karıştırmak?
Bizler, yani mutsuz çoğunluk olan toplumun asil unsurları çok ama çok huzursuzuz. Artık huzur istiyoruz. Ya her şeyden vaz geçtik, bir gram da olsa huzura ihtiyacımız var. Huzurumuzu bozmayın, sizden başka bir şey istemiyoruz. Mal, mülk, para, pul, mevki, makam sizin olsun.
Bir parça karnımızı doyuracak ekmek, insan onuruna yakışan bir yaşam ve bir parça da huzur bize yeter.
İstediğimiz tek şey; huzur, huzur, huzur!
Yaşar GELER
Ekleme
Tarihi: 10 Mayıs 2023 - Çarşamba
Huzur istiyoruz !
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.